22 Ara 2024
BT Content Showcase - модуль joomla Книги

"Damar sertliğine yol açan risk faktörlerinin çoğu önlenebilir"

SAĞLIK
Typography

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan Abdülhamid Han Eğitim Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Uzun, damar sertliğine yol açan etmenlerin başlıcalarının hipertansiyon, şeker hastalığı, sigara, kan yağlarında, özellikle kolesterolde yükseklik, ailede kalp hastalığı olması, kilo fazlalığı, hareketsiz hayat ve stres olduğunu belirterek, "Bunlardan ailede kalp hastalığı olması dışındaki tümü değiştirilebilir unsurlardır." dedi.

Prof. Dr. Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de erişkinlerde gerek ölümlerin gerek hastaneye yatışların en önemli nedeninin kalp ve damar hastalıkları olduğunu söyledi.

Önceleri, kalp hastalıklarının en önemli nedeninin romatizmal kalp rahatsızlıkları olduğunu anlatan Uzun, ancak Türkiye'de sağlık koşullarının iyileşmesiyle bu duruma bağlı kalp hastalıklarının azaldığını ifade etti. Prof. Dr. Uzun, bu nedenle günümüzde kalp hastalıklarının en önemli nedeninin, kalbi besleyen damarların tıkanması olduğunu dile getirdi.

Uzun, tıkanmaya yol açan sürecin, damar sertliği adı da verilen ve tıpta ateroskleroz olarak adlandırılan bir anormallik ile başladığını aktararak, şöyle devam etti:

"Damar sertliği başlangıçta damar duvarı içindeyken zamanla ilerlemekte ve damar içine doğru büyüyerek damarı tıkar hale gelmektedir. Bazen de damar duvarında ya da damar içine hafif büyümüşken yüzeyinde çatlama ya da yırtılma olmakta, bu da kanda bulunan pıhtılaşma mekanizmalarını harekete geçirerek o bölgede pıhtı oluşmasına ve damarın aniden tıkanmasına yol açmaktadır. Damar sertliğinin yavaş yavaş büyümesi belirti vermeyebilir, verdiği zaman da anjina adını verdiğimiz göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Damarın pıhtı ile aniden tıkanması ise kalp krizine yol açar. Bu durumda da kalp kası zarar görür. Bu nedenle, kalp hastalarının kalp krizi geçirmeden belirlenmesi önemlidir. Daha da önemli olan ise damar sertliğine yol açan nedenleri azaltarak, kalp hastalıklarının önlenmesidir."

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Uzun, kalp hastalıklarının önlenmesinde, damar sertliğine yönelik müdahalelerin önemli bir yer tuttuğunu dile getirdi.

- "Kalp hastalıklarını önlenmek için sağlıklı hayat tarzı benimsenmeli"

Damar sertliğinin oluşmasını ve ilerlemesini önlemek için yapılacak işlemlerin aynı olduğunu, buna yol açan ya da hızlandıran etmenlerin mümkün olan en az seviyeye indirilmesi gerektiğini vurgulayan Uzun, şöyle devam etti:

"Damar sertliğine yol açan risk faktörlerinin başlıcaları hipertansiyon, şeker hastalığı, sigara, kan yağlarında, özellikle kolesterolde yükseklik, ailede kalp hastalığı olması, kilo fazlalığı, hareketsiz hayat ve strestir. Bunlardan ailede kalp hastalığı olması dışındaki tümü değiştirilebilir unsurlardır. Kalp hastalıklarının önlenmesi için yapılacak sağlıklı hayat tarzı değişiklikleri, gerçekte yalnızca kalp hastalıkları değil, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın önlenmesinde de geçerlidir. Sağlıklı hayat tarzı için kişiler düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite yapmalı, sigara, nargile ve benzeri tütün alışkanlıklarından uzak durmalı, dengeli beslenmeli, stresten uzak durmalıdır. Kişiler kalp hastalıklarından korunmak için tansiyonlarına dikkat etmelidir. Büyük tansiyonun 13, küçük tansiyonun 9'un altında olması istenir. Sağlıklı hayat tarzı ile bu seviyelere indirilemezse, tansiyonun kontrolü için ilaç tedavisi önerilir."

Uzun, dikkat edilecek bir diğer konunun da kan şekerleri olduğuna işaret ederek, şeker hastalığının erken teşhisinin, ileride oluşacak kalp hastalıklarının önlenmesi açısından çok önemli olduğunu kaydetti.

Kan yağlarının, özellikle de kolesterolün kontrol edilmesinin de damar sertliğinin önlemesi açısından önemli olduğunu belirten Uzun, "Damar sertliğinin bulunduğu kişilerde, bunun yırtılarak pıhtıya neden olmasının önlenmesi de önemlidir. Sayılan önlemler bu açıdan da yardımcıdır. Ek olarak, bu konuda en büyük yardımcı, aspirin ve benzeri ilaçlardır. Bu ilaçların, kanamayı artırıcı etkilerinden dolayı bazı kişilerde kullanımı sakıncalıdır. Bu nedenle hekim önermeden başlanmaması gerekir." ifadelerini kullandı.


Muhabir Hatice Şenses Kurukız
Yayınlayan Berin Alpaslan Gökçe