Profesyonel olmayı gerektiren dalların en önemlilerinden biridir spor.
Ama ne enteresan ve ne acıdır ki Türkiye’deki birçok spor yöneticisi
kesinlikle amatördür. Son zamanlarda birkaçı farklılaşmaya
çalışmaktadır o kadar.
• Türk spor dünyasında işin profesyonel tarafını hiç bilmeyen,
sadece bir şirket sahibi veya belli bir konumda bulunduğu
için spor kulübünde de bir yere gelen insanlar var.
Özellikle büyük futbol kulüplerinin bırakın başkanını, as başkanını,
teknik direktörünü, menajerlerini vb. hemen her taraftar
bilir… Çünkü bu kimseler sürekli medyada olur. Sürekli her konuda
engin (!) görüşlerine başvurulur. Onlar da her konuda çok
bilir ve çok konuşur. Kendisine uzatılan bir mikrofona da “bu benim
işim değil” diyerek cevap vermeyene rastlanmamıştır.
• Avrupa’da ise bir spor kulübün başkanını tanıyan insan
çok çok azdır. Hele hele her gün gazetelere röportajlar demeçler
veren bir başkan yok gibidir. İnsanlar takım antrenörünü
bile çok nadir görür. Herkes olaya sadece sportif
açıdan bakabilir. Her futbolcunun menajeri vardır. Her
şeyiyle o ilgilenir. Teknik adamlar veya teknik direktörler
maç öncesinde basın karşısına geçip seyircilere uçuk vaatlerde
bulunmazlar. Burada eğitimin de çok önemli bir
rol oynadığına inanıyorum.
Daha fenası Türkiye’deki birçok spor kulübü bu yöndeki profesyonel
yardımların kesinlikle mantıksız olduğuna inanıyor. Avrupa’dakiler
ise her konuda yardım alınması gerektiğine inanıyor
ve bunun da meyvelerini alıyorlar.
• Türkiye’de özellikle futbolda bir diğer sorgulanması gereken
durum da ısrarla bilgi ve vaat bekleyen seyirciyi tatmin
etme çabasıdır. Teknik direktörler, seyircinin psikolojik
baskısı yüzünden veya aksine seyirciyi yönlendirme
adına uçuk vaatlerde bulunurlar. Oysa sahada ne olacağını
kimse kestiremez. Bu bir futbol realitesidir. Bu tür
vaatler sonucu seyirci de ister istemez sonuç bekler hale
getirilmiştir.
• Son zamanlarda Türkiye’de spor adına oluşturulan gündeme
bir bakar mısınız? Bir spor kulübünün bir futbolcusunun
oynayıp oynamaması konusu, bırakın takımın
antrenörünü, kulüp başkanını bile aşıp toplumda spor
gündeminin merkezine oturtuluyor.
İnsanlar kim haklıydı, kim haksızdı konusunda birbirlerini
kıracak kadar münakaşalara giriyorlar. Peki konuşulan konunun
içeriğine bakar mısınız? Tüm konuşulanlar futbol adına yapılıyor
ama bu gündemi alt üst eden konuşmalarda bir tek futbol
konuşulmuyor.
• Bir spor yorumcusu, futbol fanatizmi adına kendilerini
de sarıp sarmalayan böylesi dedi kodular hakkında konuşurken
şöyle bir tespitte bulunmuştu:
“Ne enteresandır, bundan sekiz on sene önce toplum, bir teknik
direktörün kendisini değil futbol takımının yapacağı maçları…
Hedefledikleri sonuçları… Aldıkları başarılar veya yenilgiler
hakkındaki teknik analizleri konuşuyordu. Bugün bir teknik direktörün
kişiliği konuşuluyor.
Enteresan bir tespitti ama doğru bir tespitti. Çünkü spor bir
meslek ise mesleğin gereğini yerine getirebilmek de bir eğitim ve
altyapı gerekiyordu.
Türkiye’de genel anlamıyla ne futbolcu, ne teknik direktör
ne de kulüp başkanı bu kategoride geçer not alabilecek
durumda değildir.
• Yapılan günübirlik bir başarıyla bir futbolcu bir anda yıldız
oluyorsa veya düne kadar herkesin yıldız bir futbolcu
zannettiği bir kimse bir maçta kendisinden umulmadık
şekilde düşük bir performans gösterdiğinde yuhalanıyorsa,
bu değerlendirmede bir yanlışlık vardır
Spor ve yönetici psikolojisi
Tools
Typography
- Font Size
- Default
- Reading Mode